Bu çalışma, dünya sisteminin ve insanlığın içinde bulunduğu siyasi durumun ve şartların tanımlanmasıyla ilgili iki güncel kavramı ve düşünceyi incelemektedir. Klasik “uluslararası ilişkiler” tanımlamasını kabul etmekle birlikte, yeterli olmadığı şeklinde yaygınlaşan görüşe katkı yapmayı amaçlamakta ve uluslararası ilişkiler “sonrası”nın tanımlamasını, anlaşılmasını ve açıklamasını içeren alternatif iki kavram veya anlayış ortaya koymaktadır: Çoğulculuk ve Küreselleşme. Birbiriyle yakın ilişki içinde olan ve günümüz dünya sisteminin özelliği olan bu iki kavram/anlayış, hayatımızı değişik şekillerde ilgilendirmektedir. Dünyanın hangi bölgesinde olursa olsun, tüm toplumlar bu sistemin etkisi altında bulunmaktadır.
Bu sistemin önemli bir kısmını Türkiye’yi de yakından ilgilendiren somut gelişmeler kapsamaktadır. Bunlar; ABD, İslâm dünyası ve terör olgusudur. İçinde bulunduğumuz gelişmelerin neredeyse nirengi noktasını oluşturan bu üçlü de birbiriyle yakından ilişkilidir. Bu üçlü arasındaki ilişki sadece Türkiye’yi değil, aynı zamanda tüm insanlık âlemini de yakından ilgilendirmektedir. Bu nedenle, bu üçlü arasındaki ilişkiler, bu kitabın konusu olan küreselleşme bağlamında tartışılıyor. Bu üç faktörü yakından ilgilendiren ve önemli bir konuma sahip olan bir başka unsur, Birleşmiş Milletler meselesidir. BM’nin amacı, konumu, performansı, sadece bu örgütü değil, tüm insanlığı da ilgilendirir. Çünkü üyeliği, fonksiyon ve misyonu bakımından gerçekten global bir niteliğe sahiptir.